Ekonomiye küresel resesyon freni

Merve YİĞİTCAN – Yener KARADENİZ

● Hem dünya hem de Türkiye’de açıklanan Temmuz ayı PMI verileri, küresel bir durgunluğun ayak sesleri olarak değerlendirildi. Birçok sektörde başlayan daralmanın önümüzdeki dönemde derinleşmesini bekleniyor.

● Gelişmelerin iç piyasada, finansmana erişim sorununun da etkisiyle yatırım, üretim ve istihdamı negatif etkileyeceğini dile getiren sektör temsilcileri, özellikle ana pazar olan AB’de kaçınılmaz olan resesyonun ihracatta da düşüşe yol açacağını vurguluyor.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son açıklanan ekonomik veriler önümüzdeki dönem küresel bir resesyonun kaçınılmaz olduğunu işaret ediyor. Bu verilerden biri de İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye İmalat Satın Alma Endeksi (PMI)… Yeni siparişler, istihdam, satın alma stokları ve fabrika çıkışları gibi bir dizi göstergenin bileşimi olarak hesaplanan endeks değeri, son beş aydır daralmayı işaret eden 50 değerinin altında seyrediyor. Üstelik Temmuz’da 46,6’ya gerileyen endeks Mayıs 2020’den bu yana da en belirgin yavaşlama olarak dikkat çekiyor. 10 sektörün yer aldığı endeks, küresel ekonomik koşullarda gözlenen belirgin zayıflama ve baskının Türk sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmalar açısından üçüncü çeyreğin zorlu geçeceğinin işareti olarak değerlendiriliyor. Benzer gerilemeler tüm dünyada da sürüyor. Küresel İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi 1,1 puan azalarak 51,1’e geriledi ve son iki yılın en düşük değerini aldı. Böylece üçüncü çeyreğe zayıf bir başlangıç yapan küresel imalat sektöründe üretim ve istihdam durağanlaşırken başta ihracat olmak üzere yeni siparişlerde düşüş yaşandı. Gerileme Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan AB’de de yaşanıyor. Euro Bölgesi’nde söz konusu endeks 49,8’e gerilerken neredeyse AB üyesi tüm ülkelerde de yine PMI endeksi 50 değerinin altında gerçekleşti. Sektör temsilcileri, özellikle ana pazar olan AB’de önümüzdeki dönem gerçekleşmesi kaçınılmaz olan resesyonun Türkiye’de yatırım, üretim ve istihdamı negatif etkileyeceğini vurguladı. İç piyasada da enflasyonist baskı ve düşen alım gücünün negatif etkisinin fiyatlarda aşağı yönlü baskıyı artıracağını dile getiren iş insanları, özellikle ana Pazar olan AB’de yaşanacak durgunluğun, kimi sektörde ihracatta da yıl başında açıklanan hedeflerin gerisinde kalınacağını belirtiyor.

TECDELİOĞLU: YENİ YATIRIM İŞTAHI YOK

Son ekonomik verilere göre ana metal sanayi firmalarının girdi maliyetleri ve nihai ürün fiyatları sert bir şekilde artmaya devam etti. Yeni siparişler keskin bir şekilde yavaşlarken, bu yavaşlama salgınının ilk dalgasından bu yana en belirgin düzeyde gerçekleşti. Buna bağlı olarak, firmalar üretim ve satın alma faaliyetlerini azalttı. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, içeride hala siparişlerin olduğunu, teslimatlarla ilgili de bir değişim görmediklerini ancak taleplerde gelen maillerde, sorularda, isteklerde ciddi bir azalma yaşandığını aktardı. Tecdelioğlu, “Tüketici finansmana erişimde ciddi zorluklar çekiyor. Çok yüksek faizler var. İnsanların borçlanma iştahı olmadığı sürece tüketim trendi de buna paralel olarak bu yönde ilerliyor” dedi. Yatırım ortamı konusunda ise Tecdelioğu, şu ifadeleri kullandı: “Şu an başlamış olan yatırımlar devam ediyor ancak yeni yatırım ve kapasite artışlarına yönelik bir iştah da yok. Maalesef çok yüksek seyreden maliyet ve faizler iştahı azaltıyor. Yatırım olmazsa ekstra istihdam olmaz. Şu anda bir geriye gidiş beklemiyoruz ancak ilave bir artış için beklentilerimiz düşük. İhracatta da düşüşleri görebiliriz ancak Rusya-Ukrayna Savaşı, Tayvan-Çin arasındaki oluşabilecek krizlerden doğabilecek fırsatlar, tedarik zincirlerinin kırılmasından kaynaklı fırsatlar ülkemizi dünyanın B planı haline getiriyor.”

Yıl sonu için 20 milyar dolarlık ihracat hedefi bulunan sektör, Ocak-Temmuz arasında 8,8 milyar dolarlık ihracata imza attı. Söz konusu rakam bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33 artışı ifade ediyor. Öte yandan ana metal sanayiinde temmuz ayında kapasite kullanım oranı da 4 aylık yükselişin ardından yüzde 82,1’den yüzde 80,6’ya geriledi.

ÖKSÜZ: TEKSTİLDE ATIL KAPASİTE BÜYÜYOR

PMI verilerine göre en belirgin düşüşün yaşandığı sektörlerden biri de tekstil sektörü oldu. Yıla 15 milyar dolar ihracat hedefi ile başlayan üstelik salgın döneminde ise toplam kapasitenin yüzde 20’si kadar yeni yatırıma imza atan sektörde Temmuz ayında yeni siparişler kesin bir şekilde yavaşladı. Bu daralma salgının ilk dönemi hariç Ocak 2016’dan beri en belirgin yavaşlama olarak öne çıktı. Yeni ihracat siparişlerinde de benzer şekilde ivme kaybı yaşandı. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, piyasada daralma yaşadıklarını belirterek şu anda kapasiteleri de tam dolduramadıklarını belirtti. Öksüz, “Sektör bu yıla çok yeni yatırımlar ile girdi. geçen sene bu sene ciddi yatırımlar yapıldı. Bu yatırımların karşılığını bulamıyoruz. Birçoğu atıl, iplik tesislerinde yüzde 50’lere varan atıl kapasite söz konusu. Yeni yatırım ve istihdam da beklemiyoruz bu durumda. İhracat hedefinde ise henüz bir revize yapmak istemiyoruz. 3. çeyrekten umutluyuz” ifadelerini kullandı.

Mayıs ayı itibari ile 19 bin 923 firmanın faaliyet gösterdiği tekstil sektöründe 504 bin çalışan istihdam ediliyor. Geçen yılı 12,9 milyar dolar ile bitiren ve bu yıla ise 15 milyar dolar hedef ile başlayan sektör, yılın ilk yarısında 6,8 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Sektörün kapasite kullanım oranı da temmuzda yüzde 77,6’dan 76,6’ya düştü.

UYGUNER: YATIRIM VE İSTİHDAMDA NE ARTIŞ NE DE DÜŞÜŞ BEKLİYORUZ

Geçen yıl ihracatını yüzde 29,6 artırarak 1,73 milyar dolara yükselten, bu yıl ise 2 milyar doların üzerine çıkmayı hedefleyen deri sektörü, temmuz ayı itibari ile 1,1 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Sektörde hem ihracat hem de kapasite kullanım oranları şu an için artış trendinde. Ancak sektör yeni yatırım ve istihdam konusunda iştahsız. Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Burak Uyguner, “Ocak temmuzda ihracatımızın yükselme hızında bir azalma var ama bunun sebebini bayram tatiline bağlıyoruz. Salgın dönemi koşular itibari ile dramatik bir düşüş beklemiyoruz. Bizim tek sıkıntımız kapasitelerimiz yetmiyor. AB’de ciddi bir sıkıntı birinci ihracat pazarımız olduğu için mutlaka negatif etkisi olacak. Yatırım ve istihdamda ise artış olmasa dahi düşüş de beklemiyoruz” dedi.

PELİSTER: DAHA AZ ETKİLENECEĞİMİZİ UMUT EDİYORUZ

Türkiye ihracatının lokomotif sektörlerinden kimya da vites küçülten sektörler arasında. İSO PMI verilerine göre temmuzda kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri sektöründe girdi maliyetleri son 13 ayın, nihai ürün fiyatları ise son 11 ayın en düşük oranında artarken, tedarik zincirlerindeki aksamaların belirginleştiği ve teslimat sürelerinde mart ayından bu yana en yüksek oranlı artışın kaydedildiği gözlemlendi. Sektörde yeni siparişlerin üçüncü çeyrek başında keskin bir azalma kaydettiği dikkat çekerken, benzer şekilde üretimde de gerileme yaşandı ve düşüş Nisan 2021’den beri en yüksek hızda gerçekleşti. Sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, son iki aylık sektör PMI endeksinin manşet göstergenin altında kaldığını söylerken, önümüzdeki dönem dünyada durgunluk beklentisi olduğunu ve stagflasyon beklentilerinin ortaya çıktığını hatırlattı. Stagflasyon veya resesyonun yaşanması halinde ihracatı da olumsuz yönde etkileyebileceğini kaydeden Pelister, bununla beraber pandemi sonrası tedarik zincirinin bozulmasından dolayı Türkiye’nin öne çıkan lojistik avantajı ve ürün kalitesi ile olası resesyondan daha az etkilenmesini umduklarına işaret etti. Pelister, “Sektörde küresel gelişmelere bağlı olarak belki bir yavaşlama olabilir. Ancak sektörün kapasite artırma çabaları ve halihazırda devam eden yatırımların faaliyete geçmeye başlamasıyla istihdamın artacağını, yine lojistik ve kalite avantajı sunan ülke ihracatımızın ve sektör ihracatımızın da artmaya devam edeceğini öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.

EROĞLU: YATIRIM YAPILAMAMASI İSTİHDAMI ETKİLER

Sektörün bir diğer temsilcisi TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu da Türkiye’nin çok yüksek ihtimalle yaşanacak resesyondan olumsuz etkileneceğini, ancak lojistik avantajı ve rekabetçi fiyat avantajı ile daha az etkilenme ihtimali olduğunu yineledi. Buna karşın yatırım ve istihdamda tablonun çok da parlak olmadığına dikkat çeken Eroğlu, “Genel trend gösteriyor ki büyük ihtimalle Türkiye olası resesyondan olumsuz etkilenecek, kendi kırılganlıklarımız vardı, üstüne bir de resesyon gelecek. Yatırım ve istihdama bakarsak, kredi muslukları kısıldı. Bu olumsuzluk yatırımları olumsuz etkiliyor. Yeni yatırım olmaması da istihdamı olumsuz etkileyecek” ifadelerini kullandı.

ÇETİNKAYA: HEDEFİN ÇOK AZ ALTINDA KALABİLİRİZ

PMI verilerine göre maden gibi metalik olmayan mineral ürün imalatçılarında da yeni sipariş ve üretimin keskin şekilde yavaşladı. Yavaşlama, PMI verilerine konu on sektör içinde yavaşlama en belirgin düzeyde gerçekleşti. Buna bağlı olarak firmalar istihdam düzeylerini ve satın alma faaliyetlerini de azalttı. TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, madencilik sektörüne dikkat çekerek sektör olarak siparişlerde şu an bir azalmanın söz konusu olmadığını söyledi. Sadece blok doğal taş tarafında siparişlerde bir gerilemenin yaşandığını kaydeden Çetinkaya, “Metalik madenlerde birim fiyatlarda gerileme var. Dolayısıyla metalik madenlerde miktarsal olarak biraz azalma var. Sektör olarak finansmana erişimde zorluk çekiyoruz ve daha adaletli bir sistem olmasını istiyoruz. İhracat tarafında ise, yılsonu için öngördüğümüz rakamların belki çok az altında kalabiliriz ama ulaşacağız gibi duruyor” dedi.

Fayat: Geçen seneyi yakalarsak iyi

PMI verilerine göre giyim ve deri ürünleri sektörünün üretimi, üst üste güçlü artışların yaşandığı bir dönemin ardından Ocak’tan bu yana ilk düşüşü kaydetti. Yeni siparişler de yavaşlama gösterirken istihdam düzeyi son dört ayda ilk kez azaldı. Sektör, bu yıl özellikle ihracat hedeflerinde önemli oranda gerileme bekliyor. TOBB Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, yaklaşık bir aydır dile getirdiği daralmanın başladığını kaydetti. Fayat, “AB’de daha önce sinyallerini gördüğümüz, Türkiye’de de gerçekleşeceğini bildiğimiz bir süreç yaşıyoruz. Özellikle 3. Çeyrekten itibaren daha da net hissedeceğimiz bir resesyona doğru gidiyor ana pazarımız. Bunun üzerine enerji krizinin hatta enerji kısıntı programlarının bile açıklanıyor olması ana pazardaki talebi törpüleyecektir. Bu da özellikle bizim sektörde haliyle hedeflerde değişiklikler yapacaktır. Yüzde 15 artış bekliyoruz dediğimiz hedefler, geçen seneyi yakalarsak iyi dediğimiz bir duruma geldi. Daha kötüsü olur mu bunu birkaç ay izlemek lazım. Bunu da bize gelen sipariş hızındaki yavaşlamadan görüyoruz. İlk 6 ayda yüzde 15’i koruduk ama son 1 ayda yüzde 10, son bir yılda ise yüzde 9,5’e düştü ihracat artış hızı. Dolayısıyla buradaki hedefte geçen seneyi yakalamak başarı olacak sanki. Yatırım ve istihdam konusunda ise özellikle işletme sermayesi ihtiyacının bu denli arttığı bir ortamda bir hareketlilik beklemiyorum açıkçası” diye konuştu. Geçen sene 20,3 milyar dolar ihracata imza atan sektör, bu yıl 23 milyar dolarlık artış hedefliyordu. 41 bin 256 şirket ve 716 bin kişinin istihdam edildiği sektör, 0cak-temmuz döneminde de kapasite kullanım oranı da temmuzda 12,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

Laçin: Daha uygun fiyatlı ürünler öne çıkıyor

Elektrikli ve elektronik ürünler sektöründe PMI endeksi 45,2’ye gerilerken, yeni siparişlerin temmuzda üst üste iki aydır yavaşladığı ve söz konusu yavaşlamanın şubattan beri en belirgin düzeyde kaydedildiği görüldü. Üretimde de son iki aydır düşüş görülürken hem girdi maliyetleri hem de nihai ürün fiyatlarında artışların yavaşladığı dikkat çekti. Beyaz eşya sektörünün deneyimli isimlerinden Silverline Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Laçin, resesyonla ilgili Avrupa’nın ciddi risk taşıdığına işaret ederken, Avrupalı müşterilerin fiyat baskısı yapmaya başladığını söyledi. Avrupalı müşterinin hem az aldığını hem de bu durgunluğu kullanarak düşük fiyat talep ettiğine dikkat çeken Laçin, “Durumu fırsata çevirmek istiyorlar. Bu durumda biz de proje üretmeye, daha rekabetçi ve uygun fiyatlı ürünler sunmaya çalışıyoruz. Ancak bu projeler bir ayda yapılacak işler değil” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir