Toygun Atilla
Özge Erdoğdu, eski eşi CHP milletvekili Aykut Erdoğdu ile ayrılmadan önce yaptığı telefon konuşmasının video kaydını dün Twitter hesabından paylaştı.
Sosyal medyada bir anda hızla yayılan Özge Erdoğdu’nun paylaşımı her kesim tarafından paylaşılmaya başlandı.
Özge Erdoğdu’nun tweetine yanıt eski eş Aykut Erdoğdu’dan geldi.
Telefon kaydını doğrulayan Aykut Erdoğdu, görüşmenin bir kaç ay öncesine ait olduğunu teyid ediyor, kaydı yayınlayan eski eşi için kötü bir söz söylemeyeceğini ifade ediyordu.
Aykut Erdoğdu, eşi Tuba Torun’un da hastaneye kaldırıldığını belirterek, “yaşattıklarından ötürü” kendisinden özür diliyordu.
Odatv olarak önce sakince olan biteni izledik. Kendi aramızda olayı tartıştık.
Bu yaşananlar “özel hayattan” mı ibaret, kamu yararı var mı, yok mu sorusunu kendi kendimize sorduk.
Hatta kendi aramızda eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sekreterinden milletvekili yapmasını bile sorguladık.
Herkesin bildiği ama “siyasi etiği” bir kenara bırakarak, güce boyun eğerek dillendirmedikleri gerçekleri bile konuştuk.
Hep birlikte aldığımız karar netti: Bu basit bir özel hayat meselesinden ziyade toplumda ziyadesiyle tartışılan “siyasal etik” “liyakat” ve “yozlaşma” gibi kavramları içeriyordu.
İşin özü şu, kimsenin özel hayatına karışmayız, ancak insanlar bulundukları koltukları sevgilileri eşleri, için kullanıyorsa bu siyasi etik konusudur, haberdir.
Kaldı ki…
Özge Erdoğdu’nun yayınladığı video kaydında, sadece karı koca arasında geçen ve kendilerini ilgilendiren bir konu değildi.
Kayıtta, CHP milletvekili Aykut Erdoğdu, yardımcı olduğunu vurguladığı Tuba Torun’un CHP Parti meclisine girmesi için beş kez Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu aradığını söylüyordu.
Aykut Erdoğdu, kurultay boyunca kendisi için oy topladığını vurguladığı Tuba Torun’un Parti Meclisi’ne girmesi için kendi adını listeye koymadığını anlatıyordu.
Ne demiştik?
“Siyasal etik” “liyakat” ve “yozlaşma”…
Dün gece tüm Türkiye ile birlikte izlediğimiz video kaydının içinde “siyasal etik” ve “liyakatın” nasıl yerle bir edildiğini toplumu kuşatan “yozlaşmanın” zuhur edişine tanıklık ettik.
Odatv bu haberi yayınlamalıydı.
Yayınladık…
Kamu yararı dediğimiz şey de tam buydu.
Ülkeyi yönetmeye talip ana muhalefet partisi, “etik” değerlerin boca edilmesinden, “liyakatsızlığın” ülkeyi sarışından, “yozlaşmanın” kuşatmasından hepimiz gibi şikayetçi değil miydi?
O zaman, birlikte olduğu insanı kayırmak, parti meclisine sokmak için Genel Başkanının kapısını defalarca çalmak, partide var güçleri ile çalışan insanların önünü kesmek ahlaki ve etik bir tutum muydu?
Hiç şüphemiz yok.
Tuba Torun hanımefendi belki de CHP içindeki konumunu belki fazlasıyla hak ediyordur.
Ancak kendisinin de bu şekilde yükselmiş olması ona da haksızlık değil miydi?
Ne acıdır ki, yozlaşma bulaşıcıydı…
CHP bu olayı elbette kendi içinde değerlendiriyordur/değerlendirecektir.
Önümüzdeki günlerde bu olaya karşı tavırlarını hep birlikte göreceğiz.
Benim ise en çok merak ettiğim, eğer Aykut Erdoğdu, parti disiplin kuruluna verilirse, parti yüksek disiplin kurulu üyesi eşi Tuba Torun’un buradaki tavrı kendisine karşı ne olacak?