Bir kilo şeftalinin, bir kilo dana antrikottan daha pahalı olduğu Almanya’da Mardinli bir ailenin çocuğu olan gurbetçi Mehmet Aykal, özellikle zor durumdaki Türk öğrencilere taze meyve ve sebze yedirmek için seferber oldu.
1 Euro’nun 18 Türk Lirasına eşit olduğu günümüzde özellikle Almanya’ya okumak için giden, bu zorlu şartlarda ailelerinden para yardımı istemeye çekinen öğrenciler, Almanya’nın zor ekonomik koşullarında yaşam mücadelesi veriyor.
Almanya’nın Münih şehrinde özellikle yurt dışı eğitimi için gelen zor durumdaki öğrencilere destek için kurulan Münih’in Sesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Platformu’nda başlatılan iyilik seferberliğine katılarak “Bu dünyada iyi insanlar var” dedirten Mehmet Aykal Odatv’ye konuştu…
Deniz Gezginci: Mehmet Bey yolunuz Almanya’ya nasıl düştü?
Mehmet Aykal: Mardinli bir ailenin çocuğuyum. Türkiye’de Arkeoloji Bilimi okudum. 1995 yılında Arkeoloji öğrencisi olarak Hamburg’a geldim. 1998 yılına kadar Hamburg’da yaşadım. Daha sonra yeniden Türkiye’ye dönüp kazı çalışmalarına katıldım. Sümer tabletleri üzerine çalışmalarda bulundum. Tel Aviv Üniversitesi öğrencileriyle ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz bir kazı çalışması için Mısır’a gidip bir süre orada kaldım. Arapça ve Kürtçe biliyorum. 2010 yılında evlendim. Eğer kazı çalışmalarına gidiyorsanız bu iş sizin yıllarınızı alıyor ve evliyseniz çalışmalara katılmak çok zor oluyor. Yorulduğumu hissettim ve ticarete atıldım. Hayat şartları bizi bu tarafa getirdi diyebilirim.
Deniz Gezginci: Şu an burada neler yapıyorsunuz?
Mehmet Aykal: Münih’te marketlerim vardı onları koronadan önce devrettim. Şu an İspanya, Hollanda, İtalya ve Türkiye gibi ülkelerden meyve sebze getirip burada Adalet Bakanlığı’nın bünyesinde bulunan beş ayrı cezaevinin ihtiyaçlarını karşılıyorum.
Deniz Gezginci: Öğrencilere meyve ve sebze yardımında bulunmaya nasıl karar verdiniz?
Mehmet Aykal: Münih’in Sesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Platformu’nun öğrencilere yardım ettiğini sosyal medya üzerinden gördüm ve bu benim çok hoşuma gitti. İnsanların size yazdıklarını takip ediyordum. Her birinin sorunu ile ilgilenmeniz, onların taleplerine cevap vermeniz çok hoşuma gitti. Acaba ben de bu oluşuma nasıl katkıda bulunabilirim diye düşündüm. Elimden bir şey gelirse de yapmak istedim. Ben de öğrenciydim, ben de o zorlukları gördüm. İnsan yokluktan gelince, yoklukla harmanlanmışsanız o sizde çok farklı bir etki yaratıyor. Yaralı bir hayvanı, bir canlıyı bile görseniz o yarasını sarmak istersiniz. İnsani duygularınız daha da kabarıyor.
Deniz Gezginci: Yardım ettiğinizi yazmamı pek istemediniz?
Mehmet Aykal: Ben bu iyiliği insanlar bilsin istemiyorum. İyilik yapıyorsanız Allah ile kul arasında kalmalıdır. İyilik yaparken ben yaptım demek olmaz. Bu dünyada kendimi emanetçi ve bir aracı olarak görüyorum. Bir şey yapıyorsanız, o sorumluluklar sana verildiği için yapıyorsunuz. Yaptığım şeyi de çok abartmamak gerekiyor. İnsanlara örnek olursa sevinirim. Ben bu paylaşımı sizin de organizasyonunuz ile sonuna kadar devam ettirmek istiyorum. Daha farklı sebze ve meyveleri haftada bir iki kere ihtiyacı olan insanlara ulaştırabilirim. Bir başkası da bir başka yardımda bulunursa ona da sevinirim.
Deniz Gezginci: Almanya’daki Türk öğrencilere yardım etmek nasıl bir duygu?
Mehmet Aykal: Ben bu yardımı uzun süredir insanların diline, dinine, ırkına bakmadan zaten elimden geldiğince gerçekleştiriyordum. Meyve ve sebzeleri kiliselere, mülteci kamplarına gönderiyorum. Sokaktan geçen, durumu kötü insanlara da yardım etmeyi severim. Ancak tabii kendi insanıma yardımcı olmak, öğrenci arkadaşlarıma destek olmak benim için daha anlamlı. Çünkü ben de o zorluğu çektim, ben de öğrenci oldum.
Ancak bu yardımları yaparken insanları rencide etmemek gerekiyor. Öğrenci arkadaşlar meyve ve sebzeleri geldiler, aldılar, sevindiler. Ben de sevindim. İnsanları tanımış oldum. Gelenler arasında Mühendislik okuyan, Tıp okuyan arkadaşlar var. Her biri pırıl pırıl gençler. İnsanlarla diyaloğa geçmeyi, onların gözlerindeki mutluluğu görmeyi seviyorum. Ben bu yardımları kişisel bir amaç için yapmıyorum. İnsanları tanımak, onların fikirlerini duymak size farklı güzel duygular yaşatıyor.
Deniz Gezginci: Peki öğrencilere bu yardımları nasıl ulaştırıyorsunuz?
Mehmet Aykal: Halde benim bir depom var malları orada toptan olarak tutuyorum. Yardıma ihtiyacı olan insanlar gelip oradan alıyorlar. Her çeşit insan geliyor. Türklere biraz daha özen gösteriyorum. Ancak şöyle bir sorunumuz var. Birkaç pilot bölge seçersek bu yardımları öğrencilere ulaştırmamız daha kolay olur. Her biri ayrı yerlerde olunca yetişemiyorum. O nedenle kendi evimin adresini verdim. Şu an öğrenciler benim evimden gelip alıyorlar.
Deniz Gezginci – Münih