20. yüzyılın ikinci yarısında, hemen her TV kanalında, Atlantik Okyanusu’nda gemileri ve uçakları çerez gibi yutan Bermuda Şeytan Üçgeni ile ilgili en az bir belgesel bulmanız oldukça kolaydı. Ancak son yıllarda durum değişti ve Bermuda Şeytan Üçgeni’ni bir anda gündemden düştü. Peki bu gizeme ne oldu? Nasıl oldu da bir anda bahsedilmez hale geldi? Pek çok Twitter kullanıcısı da, işte bunun cevabını arıyor.
Bermuda Şeytan Üçgeni hakkındaki yayınlarda görülen ani düşüşün sebeplerinden biri, gizemin aslında defalarca çözülmüş olması ve hatta en başta bile aslen bir gizem olmamasıyla ilgili olabilir.
Bermuda Şeytan Üçgeni nedir?
Florida, Porto Riko ve Bermuda arasında, kesin sınırları belirsiz bir şekilde tanımlanmış bir okyanus alanına gösterilen ilgi, 1945’teki “Uçuş 19” hakkında, 1968 tarihli bir makaleye kadar takip edilebiliyor. 5 Aralık 1945’te, beş ABD Avenger Torpido Bombardıman Uçağı Bermuda Şeytan Üçgeni olarak adlandırılan bölge üzerinde, ortalama hava koşullarında ve birkaç deneyimli pilotun kontrolü altında eğitim alan deneyimsiz pilotlarla beraber kayboldu.
Saat 16.00 sıralarında eğitim almakta olan bir pilot ve eğitmeni arasında geçen, konumlarından emin olmadıklarını ve uçağın pusulasının arızalı olduğunu açıklayan bir telsiz mesajı bulundu. Bundan kısa bir süre sonra, uçaklar Florida’nın doğusunda bir yerlerde kayboldu ve bir daha görülmedi.
Bu hikaye her ne kadar ilgi çekici olsa da, uçaklar çeşitli nedenlerle kaybolabiliyor. Bu durumda, ABD Donanması, mürettebatın kaybolduktan sonra, uygun olmayan şartlarda denize iniş yapmak zorunda kaldığını varsayıyor.
Yayınlanan bir raporda “Ayrıca, beklenmedik ve öngörülemeyen bazı hava koşulları gelişiminin araya girmiş olması da mümkün. O sırada bölgede garip fırtınalar olduğuna dair hiçbir kanıt yok” deniyor.
Ancak, yıllar içinde, bir şeylerin kaybolduğu, battığı ve kaybolan uçakların olduğu bir alan fikri hakkında pek çok hikaye bu bölgeye atfedildi: 1945’ten önce meydana gelen batmalarla beraber ilk gizem tarihi geriye alındı ve 1918’de Brezilya’dan eve dönerken iz bırakmadan kaybolan USS Cyclops’un kaybolması da dahil olmak üzere geriye dönük olarak bu bölgeye atfedildi.
ABD Sahil Güvenlik, bir bildiride “kaybolmaların çoğu, bölgenin benzersiz çevresel özelliklerine atfedilebilir” diye yazıyor. Bildiri şu şekilde devam ediyor: “Birincisi, ‘Şeytan Üçgeni’ yeryüzünde manyetik bir pusulanın gerçek kuzeyi gösterdiği iki yerden biridir. Normalde manyetik kuzeyi gösterir. İkisi arasındaki fark, pusula varyasyonu olarak bilinir. Varyasyon miktarı, dünyanın etrafını dolaşırken 20 derece kadar değişir. Bu pusula değişikliği veya hatası telafi edilmezse, bir denizci kendisini rotasından çok uzakta ve derin bir belanın içinde bulabilir.“
Şeytan Denizi: Bir diğer örnek…
Japonya’nın doğu kıyısının hemen dışındaki balıkçılar, “Şeytan Denizi” olarak bilinen başka bir bölgenin de aynı soruna sahip olduğunu belirtiyorlar. “Bir başka çevresel faktör de Körfez akıntısının karakteridir” diye devam ediyorlar: “Son derece hızlı ve çalkantılı deniz, bir felaketin tüm kanıtlarını çabucak silebilir.” Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi bölge, gemilerin trajik kaybını hızla asla çözülemeyecek bir gizeme dönüştürüyor.
Öngörülemeyen Karayip – Atlantik hava durumu modeli de “bu gizemde” rol oynuyor. Ani yerel gök gürültülü fırtınalar ve su fırlamaları genellikle pilotlar ve denizciler için felaketlere yol açabiliyor.
İstatistiklere göre anormal bir durum yok
Yine de, istatistiksel olarak Bermuda Şeytan Üçgeni’nde okyanusların ve denizlerin diğer bölgelerine kıyasla daha fazla kaza meydana gelmedi. Hatta, kazaları ve olayları belgeleyerek nakliye için en tehlikeli suları inceleyen bir araştırma, Bermuda Şeytan Üçgeni’ni ilk 10’a bile yerleştirmedi.
Bermuda Şeytan Üçgeni çevresindeki olayları inceleyen bir UK Channel 4 belgeseli de, “orada çok sayıda geminin batmadığını” belirledi.
Bölgede daha fazla kayıp olduğu inancı, muhtemelen bölgedeki herhangi bir batmaya odaklanan medyadan (ve komplo teorisyenlerinden) geliyor. Bermuda Şeytan Üçgeni etrafındaki entrika nedeniyle, gerçekten, istatistiksel olarak konuşursak, bu gizemi güçlendiren, kazaların meydana gelme olasılığı, gemilerin ve uçakların geçtiği diğer alanlarda olduğundan daha fazla değil.
Bu yüzden, yıllar içerisinde Bermuda Şeytan Üçgeni’ne gösterilen ilginin azalmasının, muhtemelen, sözde gizem hakkında programlar ve makaleler yapan insanların ve kamuoyunun yeterince bilgilenmesinden dolayı olduğu söylenebilir. Başka bir deyişle insanlar, artık bunun gerçek bir gizem olmadığını veya en azından izleyicileri çekmeye devam etmek için yeterli bir gizem olmadığını biliyor.