Harvard Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü proje kapsamında yapılan DNA araştırmaları sonucunda Anadolu’da tarımı başlatanların kökenlerine ulaşıldı. Araştırmaya nazaran, birinci çiftçilerin, Mardin, Urfa, Diyarbakır (Kuzey Mezopotamya) ve Kafkaslardan göç edenlerle birlikte Anadolu yerlileri olduğu ortaya çıktı.
Sciences’ın aktardığı habere nazaran, insanlık, 10 ila 12 bin yıl evvel avcı-toplayıcılıktan tarıma ve yerleşik hayata geçti. Tarıma geçişin bugünkü Anadolu topraklarında gerçekleştiği bilinse de tarıma başlayan birinci çiftçilerin kesin kökenleri meçhuldü. Yapılan yeni araştırmada genetikçiler, Hırvatistan’dan İran’a uzanan bir coğrafyada bulunan, 10 bin yıl evvel yaşamış 700 kişinin DNA’sını inceledi.
‘İLK ÇİFTÇİLER ANADOLU YERLİLERİ’
Harvard Üniversitesi’nden David Reich ve Iosif Lazaridis liderliğindeki araştırma grubu, çalışmada kullanılan binlerce iskelet örneğini yaklaşık 4 yıl boyunca arkeologlar ve dilbilimcilerle birlikte çalışarak topladı. Bulgular, tarımı başlatanların sadece Anadolu’da yaşayan avcı-toplayıcılar olmadığını, Anadolu’nun 10 bin ila 6 bin 500 yıl evvel en az iki büyük göç aldığını ve dışarıdan gelen insanların bu dönüşümde rol oynadığını ortaya koydu. Bu göçlerin birincisi, bugünkü Suriye ve Irak’tan gelirken oburu Doğu Akdeniz kıyılarından geldi. Göçmenler, Anadolu’da birbirleriyle ve yerlilerle karıştı.
ANADOLU’NUN BİRİNCİ ÇİFTÇİLERİ ANADOLU, MEZOPOTAMYA VE KAFKASLARDAN GELEN ATALARA SAHİP
Anadolu’nun genetik havuzuna bir öteki katkı ise yaklaşık 6 bin 500 yıl evvel Kafkaslarda yaşayan avcı-toplayıcıların Anadolu’ya gelmesiyle oldu. Yaklaşık 5 bin yıl evvel ise Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlardan bir küme göçebe Anadolu’ya ulaştı. Araştırmacılar, Anadolu’nun birinci çiftçilerinin büyük oranda Anadolu, Mezopotamya ve Kafkaslardan gelen üç farklı avcı-toplayıcı atalara sahip olduğu, Karadeniz’in kuzeyinden gelen kümenin tesirinin daha az olduğu sonucuna ulaştı.
David Reich, “Aslında muhtemelen daha karmaşık ancak temelde Anadolu’nun birinci çiftçilerini bu üç kaynak popülasyonun karışımı olarak tanımlayabiliriz” tabirlerini kullandı. (KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)