Maruf BUZCUGİL – Hüseyin GÖKÇE
DÜNYA Gazetesi ve Sertrans Logistics iş birliği ile düzenlenen Dış Ticarette Yeni Ufuklar başlıklı etkinliğin ikincisi Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantıda, Türkiye’nin pandemi sürecindeki tedarik zincirinde yaşanan kırılmanın yarattığı krizi, konumunun getirdiği avantajla fırsata çevirebileceği vurgulandı. Dünya genelinde resesyonun yılbaşından önce gelebileceğine değinilirken, rekabetçi kurun beklentilerin aksine ihracatçı açısından çok da avantaj oluşturmayacağı aktarıldı. ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in açılış konuşmasının sonrasında, Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Erhan Aslanoğlu, dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik beklentileri içeren bir sunum yaptı. Ardından, DÜNYA Genel Koordinatörü ve Yazarı Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde Dış Ticarette Yeni Ufuklar başlıklı panel gerçekleştirildi.
“Teknoloji açığını kapatmazsak rekabetçi yapıya kavuşamayız”
ANKARA SANAYİ ODASI BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR
DÜNYA Gazetesi bizim için çok değerli bir platform. İş dünyasının, ekonominin nabzının attığı, kendimizi ifade edebildiğimiz Türkiye’nin önemli yayınlarından biri. Bu vesileyle DÜNYA Gazetesi’nin kurucusu merhum Nezih Demirkent’i de saygıyla anıyorum. 2022 yılının ekonomi gündemini, şüphesiz pandeminin devam eden etkileri, Rusya- Ukrayna savaşı ve küresel merkez bankaların kararları belirledi.
Türkiye ekonomisi sanayinin öncülüğünde ihracat performansı ile hızlı bir toparlanma süreci içesine girerek, yüksek büyüme rakamlarına ulaşan ülkelerden birisi oldu. Türkiye tarihsel olarak kıtalar arası geçiş noktası olması nedeniyle bu coğrafyanın girişimcileri dış ticarete de oldukça yatkındır. Dünya Bankası tarafından yapılan bir çalışmada Türkiye’nin ihracatının en önemli özelliklerinden bir tanesi esneklik olarak tanımlanmıştır. Yani herhangi bir pazarda sorun olması durumunda Türk ihracatçısı hızlı bir şekilde farklı pazarlara yönelebilmektedir.
2021 yılı sonu itibariyle 101.000 firmamız ihracat gerçekleştirmiştir. 2021 yılında ihracat ailesine katılan yeni firma sayısının 32 bini aşarken, 43 bin 264 firma da yeni pazarlara ihracat gerçekleştirdi.
Ülkemizin tercih ettiği büyüme stratejisi dikkate alındığında, ihracat ve ithal ikamesi üretim yapan firmalar ekonomik yapı içinde kritik öneme sahiptir. Bu nedenle döviz kurundaki değişkenliğin firmaların performansı üzerinde önemli etkiler ortaya çıkartmaktadır.
Özellikle reel kur son yılların en düşük seviyesinde ve bundan dolayı kur son yılların en düşük değerinde.
Döviz kurlarında meydana gelen değişimler firmaların rakipleri karşısındaki rekabet güçlerini de etkileyebilmektedir. Döviz kuru değişimlerinin firmaların niteliklerine göre rekabet gücü ve dolayısıyla nakit akışları üzerindeki etkisi olumlu veya olumsuz olabilmektedir.
Faiz kararı ile birlikte reel döviz kurunun son yıllarında en düşük seviyesine gelmesi, kur şoku ile kurların yükselmesi ithalat maliyetlerini olumsuz yönde etkiliyor.
“Yüksek ve orta ileri teknoloji açığını kapatmalıyız”
Kur artışı ile ortaya çıkan ihracat yüksek enflasyonla ihracatçının karlılığını eritmektedir. Kur ile bir yere kadar avantaj sağlarken, rekabetçi bir ihracat yapısına kavuşmak için, faktör verimliliği, üretim faktörlerinin kalitesi, doğru ve uygun sanayi politikası, yerli ara ve sermaye malı kullanımı, öngörülebilirlik ve ölçek gibi unsurlarla gerçek anlamda rekabetçi bir yapıya ulaşılır. Yüksek teknoloji ve orta ileri teknolojide son 5 yılda 220 milyar dolar seviyesinin üzerinde açığımız var. Bu açığı kapatamadığımız sürece, dış ticarette rekabetçi bir yapıya kavuşamayız ve daha çok satıp daha az kazanmaya devam ederiz.
Firmanın karbon emisyonunu düşürmesi yetmiyor, ülke geneline yaymalı
İKLİMLENDİRME SANAYİ İHRACATÇILAR BİRLİĞİ BAŞKANI MEHMET ŞANAL
● Birlik olarak sektörümüze yönelik ihracat odaklı bir stratejik plan hazırladık. Kendi bünyemizde sektörel analiz yapıp ihracat potansiyelini tespit ettik. Genel standart, elektrik sistemlerindeki değişim, firmalarımızın altyapısının buna uyumlu olup olmadığına baktık. Sektörel olarak 2012 den bugüne yıllık yüzde 35’lik büyüme yaşadık. Türkiye’de ihracat ortalaması kg başı 1.2 dolar seviyesindeyken, biz geçen yıl 4.6 dolar olan değeri bu yıl 5.2 dolara çıkardık. Sürdürülebilirlik, yeşil mutabakata yönelik çalışmalar yapıyoruz. Biz aslında bu dönüşümün merkezindeyiz. Avrupa enerji direktifleri değişti. Rusya-Ukrayna savaşı ciddi handikap oluşturuyor. Avrupa’da ısı pompalı sisteme geçiş başladı . Isı pompalarına talep 4-5 katına çıktı şu anda ürün yok. Bu yönde hazırlık yapmamız lazım. Enerji performansı yüksek ürün üretme yetmiyor, karbon emisyonunu düşürmek yetmiyor, karbon vergilerine yönelik emisyonların ülke genelinde düşürülmesi lazım.
Krizlerde fırsat da vardır, bizim çıkış yolumuz ihracattır
SERTRANS LOGISTICS YÖNETİM KURULU BAŞKANI NİLGÜN KELEŞ
● Fırsatın tekrar ayağımıza geldiğine inanıyorum. Satın alma alışkanlığının değişmesi e-ticaretin hızlı büyümesi, bizi avantajlı konuma getirdi. Eğer doğru dinamiklerle hareket edebilirsek, ki Çin ilk yola çıktığında lojistiği nasıl halledeceğini çözdü. Bizim iş dünyamızın önemli kısmı KOBİ’lerden oluşuyor. Bu avantaj bizim için büyük fırsat. Yeşil dönüşüm de bizim için büyük fırsat, tüketim alışkanlıkları hızlı ulaştırmayı kapsıyor. Lojistik gücümüz, ihracatçıya büyük avantaj sağlıyor. “Bir kolisini taşımaya başladığımız firma bugün dünyaya ihracat yapıyor” Yeşil mutabakat tüm dünyanın önünde. Biz ilk yeşil lojistik merkezini açmıştık. 2050 hedefleriyle, elektriği nasıl üretiriz, doğa dostu lojistiği nasıl uygularız gibi konulara kafa yoruyoruz. Normal koşullarda üretilen emisyonun en az seviyeye gelmesi için çaba gösteriyoruz. Yatırım üretim sağlamak, kârlılıklarını sağlamak doğal görevimiz. Hiçbir zaman umutsuzluğa düşme hakkını görmedim. Bu ülke Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir ülke. O halkın yoksulluğu, yokluklardan çıktıysa bu ülke, şu an fersah fersah ilerdeyiz, her şeyi başarabilecek gücümüz var. Avrupa’da girişimcilik çok geride, gençler girişimcilik niyetleri bile yok. Bir kolisini taşıdığımız firmaların, dünyaya ihracat yapan şirketleri görmek bizi çok memnun ediyor. Ne kadar kriz varsa o kadar fırsat da var. Fırsatları görebilmeli, daha fazla üzerine gidip, daha fazla yararlanmalıyız. Bizim çıkış yolumuz ihracat. Şirketimizin, ihracatçımızı rekabette daha fazla öne çıkaran destekleri hızlı şekilde artıyor.
İhracat yazılımımızı dünyanın her yerinden 300 bin kişi kullanıyor
TURBOARD CEO’SU YASEMİN ŞAHİN
● Hepimize büyük iş düşüyor. Biz 18 yıldır omzumuza yük aldık. Üniversitedeyken global düşünelim dedik. İletişim kurma şekli dahil bütün yapılanmaya etki ediyor. İhracatın yüzde 80’ini 10 ilin yapması olumsuz bir istatistik olarak görüyoruz. Adaletsiz bir dağılım vardı, bunu yükseltmek için farklı bir bakış yaptık. Yeni pazar bulabilmeleri için veri gücünü kullanmaya karar verdik. Bir yazılım geliştirdik, hedef ürün veya hedef ülke seçerek, hangi ülkelerden alım yaptığını, birim fiyatı, geçmişten bugüne nasıl trend ilerlediğini görme şansınız var. Oraya gitmeye gerek kalmadan doğrudan analiz yapmaya yol açıyor. Önemli bir kitle kullanıyor. Aktifb ank ile benzer bir çalışma yaptık. Özelleşmiş bir yazılım şirketiyiz. Dünya üzerinde 300 bin üzerinde kullanıcısı olan bir platforma dönüştü. Şirketler genellikle yatırım alarak büyürler, globalleşme yatırımın ardından gelir. Biz hiç yatırım almadık, 2 kişi ile başlayan şirketimizde bugün 110 kişi istihdam ediliyor. Sadece Türkiye değil dünyanın her yerinde kullanılıyor. Biz dünya ticaretini 6’lı GTİP kodlarıyla detaylı paylaşıyoruz. Kamerayı Türkiye’ye koyuyoruz. Buradan almazlarsa kimden ne kadara alıyorlar? Bunu ölçerek veriyoruz.
Konjonktür ekonominin kader kavşağı
DÜNYA GAZETESİ ÜST YÖNETİCİSİ HAKAN GÜLDAĞ
● Konjonktür çok önemli. Konjonktür ekonominin kader kavşağı. Bunu dikkate almak çok mühim. Kur artışı önemli ve şu anda belli ölçüde ihracatı etkiliyor. Ancak resesyon bundan çok daha etkili olacak gibi görünüyor. Türkiye’nin ihracatını yüzde 70 oranında çevresindeki ülkeler ve AB’deki ekonomik gelişmeler belirliyor. Kur sadece yüzde 30 etkiliyor. Çevremizden bir resesyon geliyor. Dünya Bankası küresel ekonomik beklentiler raporunda 2022 iyimser yüzde 2.9 büyüme öngörmüyor. Kötümser tahminlere göre ise yüzde 2.2’ye kadar geriliyor. Bu da 2.5 altı teknik olarak resesyon. Daha iç karartan taraf, 2023 için yüzde 0.8’lik beklenti var.
Yan sanayine yönelik üretim yapan bir firma, Çin’in pazarını kaptıklarını söyledi ama bunda da ücretlerin de rolü önemli oldu dedi. Biz 15 yıl önce 1 TL 2.15 Yuan ediyordu. Bugün 1 Yuan 2.15 Tl. aslında bu veri yoksullaştıran büyümeyi somut olarak ifade ediyor. Büyümede istediğimiz kalite ortaya çıkmıyor. Aslında Türkiye önünde bir fırsat gibi ortaya çıkıyor. Yüksek teknolojili ihracat bu noktada önemli. Türkiye hemen yüksek teknolojiyi hemen üretmek zorunda olmayabilir. Fransa’da da yüksek değil çok fazla. Ancak yeni sanayi devriminin ortaya çıkardığı teknolojiler, aslında bizim geleneksel ve çeşitli olduğumuz sektörleri büyütme kabiliyetine sahip. Ücret artış düşüşüne bağlı verimlilik yaratma çabasını, teknolojik dönüşümle desteklemeliyiz. Güney Kore gibi bir sektörün üzerine gitmek zorunda değiliz. Önümüzdeki 10 yıla yeşil ve dijital dönüşüm damgasını vuracak. Tarihçiler 10 yılı yazarken bu iki unsuru işin içine dahil edecekler. Bunlar Ar- Ge yoğunluklu teknolojiler. Firmalarımız yeşil dönüşüm ve fırsatını yakından izlemek zorundalar. Yerinde tüketim de ön plana çıkmaya başladı. Karbon emisyonunu artırmamak için yakından temin etmeyi tercihe başladılar. Talebe değil ihtiyaca odaklananların daha fazla öne çıktığı bir dönem yaşayacağız.
Hızlı gidiş ekonomide olası yavaşlamayı öne çekiyor
PİRİ REİS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU
● AB, genel olarak savaş kaynaklı enerji krizi sorunuyla karşı karşıya. Bu durum, sadece kışı soğukta geçirme riski ötesinde, arz şoku anlamına da geliyor. Bizim en büyük ihracat pazarımız olduğu için bizi de etkiliyor. Uzun süredir Çin’i konuşuyoruz ama önümüzde daha çok konuşacağız. Nüfusunun 1/5 ine karşılık gelen kapanma halinde olan 250 milyon nüfus var. Böylesine büyük bir ekonomi performansını gösteremiyor. Dış dünyaya entegrasyonda sorun yaşıyor, büyümle kaygıları artıyor. Çin’de konut sektöründe ciddi sıkıntı yaşanıyor, konut satışı ve fiyatı azalıyor. İnsanlar kendilerini daha fakir hissetmeye başladığı için iç talebi kesiyor. Konut kredi geri dönüş sorunu bankacılık sektörüne yansımaya başlıyor. Temerrüde düşen küçük bankalar var. Reel kriz finansal krize dönüşürse büyük risktir. Çin dünyayı çok meşgul edecek. ABD resesyonu çok konuşuluyor. Kesin değil ama olası resesyon daha erkene geliyor. FED stratejisi değişecek gibi, biraz durup bekleme yönünde.
“Dezenflasyon dönemine girilecek ama zamanı belli değil”
Teknolojik gelişmeler enflasyonu bastırabilir ama gençler daha minimalist, ev, araba alma konusunda daha muhafazakarlar. Tüketim eğilimi düşük. Pandemide devletler büyük destek verdi, borcu olan insanların geliri arttı. Asgari ücretin üzerinde destek verildi ABD’de. Hızlı gidiş olası yavaşlamayı öne çekiyor. Gelecek yılın ortasını beklerken, bu yılın sonuna doğru durgunluğa girmesini bekliyorum. Yeşil mutabakat ile fosil yakıtların belki son dönemi yaşanıyor. Bunu görenler yatırımları kısmaya başladılar ve arzı çok artırmıyorlar. Arzın artmadığı dönemde, talep fiyata baskı yapıyor. Fosil yakıtlar sonbaharda zirve görecek gibi. Sonra mutlaka çok ciddi bir düşüş yaşayacak.
“Ekonomi yönetimi seçim yaklaştıkça büyümede yavaşlamaya razı olmayacak”
Türkiye’de enflasyon bir numaralı gündem. İkame makro ihtiyati politikalar öne çıkıyor. Liralaşma konusunda yeni araçlar geliştiriliyor. Ekonomi yönetimi seçim yaklaştıkça büyüme de yavaşlamaya razı olmayacaktır, iç talebi canlandırıcı adımlar olabilir. KGF, konut talebini artıracak politikalar bekliyorum. Kur geçişkenliği çok arttı. Maliyet artışının hızlı geçişkenlik yaptığı ortamdayız. 2021’de arz talepten çok fazlaydı dövizde. Bu kadar arz fazlası olan yılda kur patladı. Dışarda faiz artarken içerde düştü ve kur üzerine etkisi oldu. CDS örneğin çok etkilendi. Para politikasının gevşemeye başlaması bizi ayrıştırdı. Para politikasının ortodoks olmaması, bugün 300 yerine 850’de tutuyor, CDS’i, hazine borçlanmasına 500 baz puan fark ediyor. Seçim sonrası, para politikasında normalleşme düşünüyorum, bu ekonomide yavaşlama da getirebilir. Beklentiler pozitife dönerse daha pozitif dönem olabilir.
“Pandemide rekabetçi kur ile değil Avrupa’ya ürün satarak öne çıktık”
Pandemide Çin’in farklı noktaya gitmesi, Türkiye’nin lojistikte öne çıkması için fırsat yarattı. Bunu rekabetçi kur ile değil, güç, çaba ile Avrupa pazarına ürün satmayı göstererek başardı. Bu kalıcı bir değişimdi aslında. Doğu Avrupa, Kuzey Afrika, Güney Amerika da her ülke bunu yapamıyor.
Burası desteklendiğinde büyük potansiyel yaratabileceğini gösteriyor. Dünya yavaşlarken biz de yavaşlayacağız, ama Doğu Avrupa enerji sorununu daha çok yaşayacağı için bize yine fırsat sunabilir. Bizim ihracatımız günlük değişimlere çok odaklandığı için orta ve uzun vadeli strateji oluşturabilmek için yeterli efor ve zaman harcayamıyor.